Powered By Blogger

19 Haziran 2011 Pazar

Veda Mektubu

Siz bu mektubu okurken Bilica belki çok uzaklarda olacak.
Sivasspor Bülent Uygun önderliğinde ikinci defa şampiyonluğa oynarken takımın defansının değişmeziydi bu kel adam. Kupa maçında Kadıköy'de Küçük Volkan'a attığı frikik golüyle birçok Fenerbahçeli'nin dikkat radarına giriş yapmıştı. Defalarca yalanlanmasına karşın bir Haziran günü açıklanmıştı transferi. Haber ilk olarak Fenercell'lilere mesajla gelmişti. Nasıl bir kıyaksa artık Fenercell kullanıcıları bu mesaj için dava açsa kulübü süründürse yeridir ama yapmazlar. 'Bekir İrteğün ve Fabio Bilica Fenerbahçe'mizde' sevinçten bayrak asmadığım için hala hayıflanırım.

Ntv %100 futbol programında transferi değerlendiren Rıdvan Dilmen, Brezilyalı stoperi beğendiğini belirterek Sarı-Lacivert yüreklere su serper gibi yaptı sonundaki 'ama biraz ağır' eklemesi içlere kurt düşürdü. Aynı programa canlı yayına bağlanan Bülent Uygun kafalardaki soru işaretlerini bertaraf etti. Rıdvan Dilmen'in sorusu üzerine 'yok hocam ağır değil idmanlarda Balili'yi bile yakalıyordu' diyen Bülent Uygun, Rıdvan Dilmen'in meşhur tebessümüne maruz kaldı.

Bilica çubukluyu ilk giydiğinde yerine geldiği buz adam Edu'yu aratmıyordu. Edu'nun soğukluğunun aksine adrenalin seviyesi çok yükseklerde seyrediyordu. Edu'ya göre heyecan fazlası olan Bilica'nın Edu'ya göre zeka konusunda ciddi eksiğinin olması Fenerbahçe taraftarının dikkatinden kaçmadı. Zeka eksikliğini hırsıyla kapatmaya çalışan yeni Brezilyalı, futbol sahalarında nadir görülen davranışların kahramanı oluyor ve rakip takım taraftarının ağzına sakız olma görevini de üstleniyordu. Daha ikinci resmi maçında oyundan atılan Bilica marjinalliğini saha dışı olaylarla destekleyerek kısa sürede medyanın sevgilisi oluyordu.

Yakışmıyordu evet yüz yılı aşmış bir geçmişi olan kulübün sporcusuna bu davranışlar yakışmıyordu. Bilica kulübünün tarihini kaldıracak zeka ve kültürden yoksundu. Yiğidi öldürmeden hakkını vermek gerekirse Bilica saha içinde sorumluluktan kaçmayan, terinin son damlasına kadar mücadele eden, tekmeye kafa koyan gerekirse kafalara tekme atan bir adamdı. O da ıslıklandı Maldonado gibi o da bildiğini okudu*.İkamet ettiğim Eskişehir'e gideceği söyleniyor gördüğüm zaman fotoğraf çektirmek isterim imzasını da alırım koluma dövmesini yaptırırım. Yok artık.

Derimize kazımasakta seni kalbimize kazıdık Bilica. Kazdığın penaltı noktası, Arda'ya attığın yumruk, korner bayrağının oradaki rövaşatalar... Her ne kadar aklıselim taraftar onaylamasa da biz unutmayacağız. Kaleye gelen şuta kafasını eğen Deniz Barış'tan farklı bir yerin var kıymetin bilinmedi diyemem, evet ıslıklandın ama bir Alex kadar değil.

Güle güle 58 numara, güle güle Bilica


*Şahin Bakışlı Önlibero yazısında bahsettikten sonra sizin için araştırdım Maldonado 3 Ocak, Bilica 4 Ocak, bende 14 ocak doğumluyum yani oğlak burcu ve karakteristik özelliklerinden birisi kafasının dikine gitmek pek kimseye kulak asmamak.

17 Haziran 2011 Cuma

Şampiyon Fenerbahçe Ülker


Cinconlular direndiler ama efsane falan olamadılar. Serinin 5. maçını son saniye basketiyle kazanmanın cezasını  kupayı Abdi İpekçi'de kazanarak verdik!

5'te 5!

13 Haziran 2011 Pazartesi

Adidas Roteiro


Yunanistan sürprizinin yaşandığı EURO 2004'ün harika topu Adidas Roteiro. Akan giden çizgileriyle beni benden almıştı zamanında.. Hala olsa da oynasak derim.

11 Haziran 2011 Cumartesi

Şahin Bakışlı Önlibero

2008 yılının soğuk bir Ocak akşamı. Nete son dakika haberi düştüğünü hatırlarım 'Fenerbahçe'nin yeni transferi Maldonado Türkiye'de!'.

Appiah'ın sakatlığı filan derken Şampiyonlar Liğinde gruptan çıkmış ligde lider Fenerbahçe'nin transfere ihtiyacı vardı. Maldonado ismi nahoştu ve tanıdık gelmediği içinde işkillendik doğal olarak. Transfer dönemlerinin klişeleri Fm(Football Manager)'den özelliklerine bakmak ve Youtube.Fm'de top kapma:18 videolarda da kayarak mayarak iyi top kesiyor off tamam iş yapar ama yapmadı yapamadı. Oysa ilk açıklamalarında bununda sinyallerini verdi Şahin Bakışlı.

'Fenerbahçemiz için elinden gelenin en iyisini yapacağını söyleyen Maldonado sakin ve takım oyununa yardımcı olabilen bir yapısı olduğunu dile getirdi.' şeklinde haberin devamı. Gerçekçiydi yeteneğinin sınırlı olduğunu farkındaydı ve elinden gelenin en iyisini yapmayı kastetti. Sakinliğine laf söyletmedi sıfır riskle oynadı. Garanti pasları takım oyunu sevgisinin kanıtıydı ama onu modern futboldan uzak ülkede kimse anlamadı.

Ülkemizde her futbolcuya sabır gösterilir özellikle takım kazandığı zaman. Fenerbahçe'ye şanslı bir zamanda geldi. Takım Sevilla'yı eleyip ligde iyi giderken arada kaynadı 'iyi adam abi garanti oynuyor,sonradan açılır daha yeni geldi' gibi klişelerle kendimizi avuturken çok zaman geçti. Artık tekerin patlama noktası gelmişti. Ali Sami Yen deplasmanı adamı vezirde(bkz:Selçuk Şahin) eder rezilde eder. Şahin Bakışlının şansı Şahin soyadlının ki gibi olmadı. O maç taraftarın kafasında bittiği gündür Maldonado'nun. 45+ da ileri doldurmak yerine geriye attığı pası hala gözlerim dolarak hatırlarım. Ayrıca karlı bir Konya deplasmanında maç sonunda Şahin Bakışlı'nın formasını isteyen bir amca vardı onu da hatırlar gülerim.

İyi hatırlamasakta delikanlı adamdı be. Aragones 44. dakikada oyundan alırken ıslıklanıyordu
ama o yine bildiğini okudu. Bu özelliğiyle kendime benzetip sempatik bulurum. Kimseye aldırmadan Lugano ve Edu'yla üçgen kurduğu gibi bloklar arası bağlantıyı kurmayı çok istedi fakat olmayan cesareti ve yeteneği buna engel oldu. Fenerbahçe tarihinin en önemli gollerinden birinin asistini yapan oyuncu olmasıda kaderin bir cilvesi olsa gerek.



9 Haziran 2011 Perşembe

Şark Kurnazları

Bunu herkes farketmiştir ki, son birkaç yıldır Beşiktaş'ın mükemmel bir transfer planı var. Quaresma, Simao ve Guti'den bahsetmiyorum, Mehmet Topuz ve Ersan Adem Gülüm'den bahsediyorum.. Yüksek bonservisli Türk futbolcuları almak istediklerinde önce oyuncuyu ayartıyorlar, oyuncu çeşitli medya kuruluşlarına "Beşiktaş" diye ağlamaya başlıyor ve iş "bırakın beni yoksa oynamam"a kadar geliyor.


Mehmet Topuz: "Biz, bundan sonra ailecek Beşiktaşlıyız." demişti. Bir otel odasında 2 menejerin gözetiminde Beşiktaş forması giymişliği bile vardı. Ama Beşiktaş'ın bu transfer planını bozan 11M €'yu masaya atan Aziz Yıldırım olmuştu.


Aynı senaryo bu yıl yine başımıza geldi, bonservisi Adana'da olan Ersan: "Beşiktaş'tan başka takımda oynamam" dedi. Adanaspor'un istediği ücreti yüksek bulan Beşiktaş yönetimi medyayı da arkasına aldı.. Adanaspor başkanını ve yönetimini "fırsatçı" olarak itham ettiler. Sonunda Adana yönetimi BJK ile anlaştı ve Mehmet'i kandıramayan BJK, Ersan'da istediğini elde etti ve beni yine tiksindirdi..

Bu nasıl Beşiktaşlılık duruşu mu diyorsun? Ben tarif etmeyeyim, sen tahmin et..

2 Haziran 2011 Perşembe

Futbol Ateşi; Fenerbahçe ve Arsenal Benzerliği

Okuyan okumayan her futbolseverin dilinden düşürmediği meşhur Futbol Ateşi kitabında Nick Hornby, 125. sayfada şöyle bir paragrafa yer veriyor:

"1980 Kupası'nda Arsenal'in rakibi olan West Ham İkinci Lig'de oynuyordu ve bu düşük statü insanların onlara dört elle sarılmasına sebep oldu. Arsenal yenildi ve bütün İngiltere sevinçten çılgına döndü. Bu maçtan sonra İngiltere'de aziz mertebesine erişen Trevor, maçın tek golüyle tiksindirici canavarı alt etmiş, Hunlar geri püskürtülmüş, kadınlar ve çocuklar rahat, güvenli yataklarına geri dönmüştü. Peki ya bize, hayatlarının büyük bir kısmında kötü adamı oynamak zorunda bırakılan Arsenal taraftarlarına ne kalmıştı? Hiçbirşey. Dervişlere özgü sabrımıza, acıya katlanma gücümüze aşk olsun!"

Kısmete de bakın, bu paragraftaki Arsenal West Ham finali, Fenerbahçe Bursa lig yarışına aynen uyarlanabiliyor. Hatta 2. olan Trabzon için dökülen gözyaşlarını da hesaba katarsak tam uyuyor..

2010 Ligi'nde Fenerbahçe'nin rakibi olan Bursaspor hiç şampiyon olamamış bir Anadolu takımıydı ve bu düşük statü insanların onlara dört elle sarılmasına sebep oldu. Fenerbahçe son maçta Trabzon'a puan kaybetti ve bütün Türkiye sevinçten çılgına döndü. Bu maçtan sonra Türkiye'de aziz mertebesine erişen Onur, Fenerbahçe'nin bütün şutlarını kurtararak canavarı alt etmiş, Hunlar geri püskürtülmüş, kadınlar ve çocuklar rahat, güvenli yataklarına geri dönmüştü. Peki ya bize, hayatlarının büyük bir kısmında kötü adamı oynamak zorunda bırakılan Fenerbahçe taraftarlarına ne kalmıştı? Hiçbirşey. Dervişlere özgü sabrımıza, acıya katlanma gücümüze aşk olsun!

Demek ki heryerde varmış bu ve bunun gibi anlamsız insan toplulukları!